İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak için her zaman yeni teknolojiler geliştirerek başta yiyecek ve içeceklerini korumak, konforlu yaşamak ve ürünlerini daha sağlıklı muhafaza etmek için soğutma ve iklimlendirme alanında büyük atılımlar yapmışlardır.
Bu teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan soğutucu akışkanların atmosferin yukarı stratosfer katmanında oluşan ozon tabakasını deldiği ve küresel ısınmaya neden olduğu tespit edilmiştir.
Bu küresel ısınma sonucu dünya sıcaklığında artma görülecektir. Gelecekte, dünyanın sıcaklığının artması nedeniyle kutuplarda buzulların eriyeceği bazı kara parçalarının sular altında kalacağı belirtilmektedir.
Bu küresel ısınma sonucu dünya sıcaklığında artma görülecektir. Gelecekte, dünyanın sıcaklığının artması nedeniyle kutuplarda buzulların eriyeceği bazı kara parçalarının sular altında kalacağı belirtilmektedir.
Ayrıca artan ultraviyole ışınlarının ve küresel ısınmanın çevre üzerindeki olumsuz etkileri ürünlerin azalması, yazların daha sıcak olması, kışın nem oranının artması, denizlerin ekolojik dengesinin bozulması ve kuraklık şeklinde de sıralanabilir.
Ozon tabakasının delinmesinin insan sağlığı üzerindeki etkileri de ihmal edilmeyecek düzeydedir. Ozon tabakasının delinmesi neticesinde artan ultraviyole ışınları deride kanser, gözlerde katarakt ve bağışıklık sisteminde zayıflamaya neden olmaktadır. Son günlerde çok güneş alan bölgelerde yaşayan insanlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre yukarıda vurgulanan hastalıklarda artış olduğu tespit edilmiştir.
Güneşten gelen zararlı ultraviye ışınlarının yaklaşık %90’nın Dünyaya ulaşması koruyu - cu ozon tabakası tarafından önlenmektedir. Soğutma ve klima uygulamalarında kullanılan CFC (kloroflorokarbon) ve HCFC (hidrokloroflorokarbon) atmosfere verildikten sonra difüzyon ve atmosferdeki rüzgarların etkisiyle yukarı doğru yükselir.
Ozon tabakasının delinmesinin insan sağlığı üzerindeki etkileri de ihmal edilmeyecek düzeydedir. Ozon tabakasının delinmesi neticesinde artan ultraviyole ışınları deride kanser, gözlerde katarakt ve bağışıklık sisteminde zayıflamaya neden olmaktadır. Son günlerde çok güneş alan bölgelerde yaşayan insanlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre yukarıda vurgulanan hastalıklarda artış olduğu tespit edilmiştir.
Güneşten gelen zararlı ultraviye ışınlarının yaklaşık %90’nın Dünyaya ulaşması koruyu - cu ozon tabakası tarafından önlenmektedir. Soğutma ve klima uygulamalarında kullanılan CFC (kloroflorokarbon) ve HCFC (hidrokloroflorokarbon) atmosfere verildikten sonra difüzyon ve atmosferdeki rüzgarların etkisiyle yukarı doğru yükselir.
Özellikle CFC ler kimyasal kararlılıkları çok fazla olduğu için yapıları bozulmadan atmosferde 100 yıldan fazla kalabilirler. HCFC lerin ise kimyasal kararlılıkları azdır. Yapıları bozulmadan atmosferde yaklaşık 15 yıl kalabilirler [Onat, 2004]. Soğutucu akışkanları kloroflorokarbon (CFC), hidrokloroflorokarbon (HCFC), hidroflorokarbon (HFC) şeklinde üç kategoride inceleyebiliriz.
Kloroflorokarbon (CFC):
CFC’ler ozon tabakası üzerinde en fazla tahribat yapan soğutucu akışkanlardır. Ayrıca küresel ısınma potansiyelleri oldukça yüksektir. Bunlardan dolayı CFC’lerin kullanımı için bazı yasaklar ve önlemler dünya çapında alınmaktadır. CFC’ler için önemli bulgular şunlardır. Atmosferde 75-120 yıl arasında kimyasal yapıları bozulmadan kalabilirler. Ozonu delme potansiyelleri yüksektir. Uygulamada en çok kullanılanları şunlardır: R-11, R-12, R-13, R-114 ve R-115
Hidrokloroflorokarbon (HCFC):
HCFC’ler de klor atomu içerdiği için ozon tabakası ile reaksiyona girerler. Buna rağmen HCFC lerin yapısında hidrojen bulunduğu için kimyasal kararlılıkları çok zayıftır. Atmosferde yapıları bozulmadan uzun süre kalmazlar.
Kloroflorokarbon (CFC):
CFC’ler ozon tabakası üzerinde en fazla tahribat yapan soğutucu akışkanlardır. Ayrıca küresel ısınma potansiyelleri oldukça yüksektir. Bunlardan dolayı CFC’lerin kullanımı için bazı yasaklar ve önlemler dünya çapında alınmaktadır. CFC’ler için önemli bulgular şunlardır. Atmosferde 75-120 yıl arasında kimyasal yapıları bozulmadan kalabilirler. Ozonu delme potansiyelleri yüksektir. Uygulamada en çok kullanılanları şunlardır: R-11, R-12, R-13, R-114 ve R-115
Hidrokloroflorokarbon (HCFC):
HCFC’ler de klor atomu içerdiği için ozon tabakası ile reaksiyona girerler. Buna rağmen HCFC lerin yapısında hidrojen bulunduğu için kimyasal kararlılıkları çok zayıftır. Atmosferde yapıları bozulmadan uzun süre kalmazlar.
HCFC’ler atmosfere doğru yükselirken yapılarındaki hidrojen havadaki su molekülleri ile re - aksiyona girerek yapıları bozulur. HCFC’lerin ozonu delme potansiyelleri azdır. HCFC’lerin önemli özellikleri şunlardır: Atmosferde kimyasal yapıları bozulmadan uzun süre kalmazlar (15-20 yıl). Ozonu delme potansiyelleri düşüktür. Uygulamada en çok kullanılan HCFC’ler şunlardır: R-22, R-124, R-123
Hidroflorokarbon (HFC):
HFC’lerin yapısında klor atomu bulunmadığı için ozonu delme potansiyelleri sıfırdır. Yani ozon tabakası üzerine hiçbir olumsuz etkileri yoktur. Buna rağmen küresel ısınmaya biraz etki yaparlar.
Karışım Ve İnorganik Soğutucu Akışkanlar
1987’de imzalanan Montreal Protokolü gereği, ozon tüketim potansiyeline sahip CFC ve HCFC grubu soğutucu akışkanlar kullanılmayacaktır [Sözen]. Bu yüzden ozon tabakasına zarar vermeyecek yönde farklı soğutucu akış kanlar araştırılmıştır. İki veya daha fazla soğutucu akışkanın belirli oranlarda karıştırılmasıyla elde edilen soğutucu akışkana karışım denilmektedir.
Hidroflorokarbon (HFC):
HFC’lerin yapısında klor atomu bulunmadığı için ozonu delme potansiyelleri sıfırdır. Yani ozon tabakası üzerine hiçbir olumsuz etkileri yoktur. Buna rağmen küresel ısınmaya biraz etki yaparlar.
Karışım Ve İnorganik Soğutucu Akışkanlar
1987’de imzalanan Montreal Protokolü gereği, ozon tüketim potansiyeline sahip CFC ve HCFC grubu soğutucu akışkanlar kullanılmayacaktır [Sözen]. Bu yüzden ozon tabakasına zarar vermeyecek yönde farklı soğutucu akış kanlar araştırılmıştır. İki veya daha fazla soğutucu akışkanın belirli oranlarda karıştırılmasıyla elde edilen soğutucu akışkana karışım denilmektedir.
En popüler karışımlar R- 500, R-502, 404A ve 407C’dir. Yapılan çalışmalar ozon tabakasına zarar vermeyecek akışkanlar yönündedir. Günümüzde inorganik soğutucu akışkan olarak zehirleyici özelliği olmasına rağmen termodinamik özellikleri mükemmel olan amonyak (NH3) kullanılmaktadır.
Ülkelerin Cfc İçeren Gazlarla İlgili Antlaşma Ve Yaptırımlara Yaklaşımı
Montreal Protokolu’ne imza atan ülkeler protokolün öngördüğü yaptırımlara ilave olarak kendi ulusal politikaları doğrultusunda yeni programlar geliştirmekte ve uygulamaktadırlar.
Ülkelerin Cfc İçeren Gazlarla İlgili Antlaşma Ve Yaptırımlara Yaklaşımı
Montreal Protokolu’ne imza atan ülkeler protokolün öngördüğü yaptırımlara ilave olarak kendi ulusal politikaları doğrultusunda yeni programlar geliştirmekte ve uygulamaktadırlar.
Bu yüzden her ülkede CFC tüketim miktarlarındaki azalma oranı farklılıklar göstermektedir. Gelişmiş ülkeler grubunda yer alan ABD, Japonya ve AB ülkelerinin 1986-1993 yılları arasındaki CFC içeren soğutucu madde tüketim oranları bu konuya ışık tutacak niteliktedir.
1993-1996 yılları arasında tüketim miktarlarında ABD’de düşerek %50 azalma, Japonya'da düşerek %33 azalma, görülmüştür. Buna karşılık AB ülkelerinde ise bu maddelerin yükselerek % 20 artma gözlenmiştir.
1993-1996 yılları arasında tüketim miktarlarında ABD’de düşerek %50 azalma, Japonya'da düşerek %33 azalma, görülmüştür. Buna karşılık AB ülkelerinde ise bu maddelerin yükselerek % 20 artma gözlenmiştir.
Bu farklılığın başlıca sebebi hükümet programlarındaki büyük farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Bazı hükümetler en sert tedbirleri alarak yüksek vergiler koymuşlar, boşluk yaratmayacak yasal düzenlemeler getirmişler.
Montreal Protokolü’nün öngördüğü miktarların da altında bir temin kısıtlaması öngörmüşler ve daha güvenli alternatiflerin kullanımını teşvik etmişlerdir. Bu konuda fikir vermesi açısından Avustralya, Danimarka ve ABD’de CFC içeren maddelere uygulanan vergilere bakmak yararlı olacaktır.
Montreal Protokolü’nün öngördüğü miktarların da altında bir temin kısıtlaması öngörmüşler ve daha güvenli alternatiflerin kullanımını teşvik etmişlerdir. Bu konuda fikir vermesi açısından Avustralya, Danimarka ve ABD’de CFC içeren maddelere uygulanan vergilere bakmak yararlı olacaktır.
Avustralya : 0.174 $/kg (bütün üretim ve ithalatlarda) Danimarka : 5.45 $/kg (bütün CFC kullanımlarında) ABD : 11.77 $/kg (üretim ve ithalatta) Bu vergi oranları ODP değeri (ozon tüketim Soğutucu Akışkanlarının Değerlendirmesi, katsayısı) 1.0 olan maddeler için geçerlidir. Vergi ODP oranına bağlı olarak değişmektedir.

Soğutucu Akışkanların Genel Olarak Aşağıdaki Niteliklere Sahip Olması İstenir
1. Buharlaşma basıncının cevre basıncından bir miktar üzerinde olması gerekir.
2. Düşük yoğuşma basıncı olmalıdır.
3. Buharlaşma gizli ısısı yüksek olmalıdır.
4.Kimyasal olarak aktif olmamalıdır, tesisat malzemesini etkilememesi, korozif olmaması, yağlama yağının özelliğini değiştirmemesi gerekir.
5.Yanıcı patlayıcı ve zehirli olmamalıdır.
6.Kaçakların kolay tespitine imkan veren özellikte olmalıdır.(Koku, renk)
7.Ucuz olmalıdır.
8.Isı geçirgenliği yüksek olmalıdır.
9.Dielektrik olmalıdır.
10.Düşük donma derecesi sıcaklığı olmalıdır.
SONUÇ:
Soğutma ve iklimlendirme sistemlerinde ozona zarar veren ve küresel ısınmaya neden olan soğutucu akışkanların yerine, hemen hemen aynı fiziksel özellikleri gösteren fakat ozon tabakası üzerinde olumsuz etki yapmayan ve küsresel ısınmaya az neden olan akışkanlar kullanılmalıdır.

Soğutucu Akışkanların Genel Olarak Aşağıdaki Niteliklere Sahip Olması İstenir
1. Buharlaşma basıncının cevre basıncından bir miktar üzerinde olması gerekir.
2. Düşük yoğuşma basıncı olmalıdır.
3. Buharlaşma gizli ısısı yüksek olmalıdır.
4.Kimyasal olarak aktif olmamalıdır, tesisat malzemesini etkilememesi, korozif olmaması, yağlama yağının özelliğini değiştirmemesi gerekir.
5.Yanıcı patlayıcı ve zehirli olmamalıdır.
6.Kaçakların kolay tespitine imkan veren özellikte olmalıdır.(Koku, renk)
7.Ucuz olmalıdır.
8.Isı geçirgenliği yüksek olmalıdır.
9.Dielektrik olmalıdır.
10.Düşük donma derecesi sıcaklığı olmalıdır.
SONUÇ:
Soğutma ve iklimlendirme sistemlerinde ozona zarar veren ve küresel ısınmaya neden olan soğutucu akışkanların yerine, hemen hemen aynı fiziksel özellikleri gösteren fakat ozon tabakası üzerinde olumsuz etki yapmayan ve küsresel ısınmaya az neden olan akışkanlar kullanılmalıdır.
Bunun için de imzalanan Montreal protokolünden sonra ozon tabakasının tüketimine neden olan HCF ve HCFC grubu soğutucu akışkanların kullanılmamasına karar verilmiştir.
Bu nedenle soğutucu akışkanlar üzerine yapılan araştırmalar artmıştır. Sonuç olarak özellikle soğutma sistemlerinde en çok kullanılan CFC grubu soğutucu akışkanların ozonu tahrip etme potansiyelleri oldukça yüksektir.
Bu nedenle soğutucu akışkanlar üzerine yapılan araştırmalar artmıştır. Sonuç olarak özellikle soğutma sistemlerinde en çok kullanılan CFC grubu soğutucu akışkanların ozonu tahrip etme potansiyelleri oldukça yüksektir.
CFC grubu soğutucu akışkanların yerine aynı özellikleri gösteren fakat ozon tabakası üze - rinde hiçbir olumsuz etkisi olmayan HFC ve HCFC soğutucu akışkanlarının ve karışımlardan oluşan diğer alternatif soğutucu akışkanların kullanılması önerilmektedir.